SAYOKAN NEDİR
Korunmanin ve koruyabilmenin yolu olan bir Türk Savunma ve Savaş Sanatıdır.
1990 yılında Türk Savaş Sanatı calismalarina başlayan, 1999 yılında tüm çalışmalarını bitiren Nihat Yiğit, önce uluslararası alanda daha sonra da Türkiye’de tanıtımına başlamıştır.
Ülkemizdeki bürokratik engellerden dolayı, 02 Ağustos 2002 tarihinde maalesef Amerika Birleşik Devletlerinde Dünya Federasyonu, 05 Ocak 2005 tarihinde ise ülkemizde Türkiye Federasyonu kurulmuştur. Dünya Federasyonu ise 07 Aralık 2005 te bir daha ayrılmamak üzere Türkiye ye taşınmıştır.
Akademik anlamda Sayokan, bir Alpı tekniksel, taktiksel, zihinsel, psikolojik, fiziksel {Hız, Dayanıklılık, Güç/Kuvvet, Esneklik, Yeti (hız+güç) ve Çeviklik} gelişmelerini en yüksek noktaya çıkartmayı amaçlayan bunu yaparken de sakatlanmayı ve hastalıkları en aza indirgemeyi planlayan ruhsal ve bedensel eğitim çalışma bütünüdür.
Teknik anlamda Sayokan karşısındaki gücün detaylarıyla uğraşmaksızın; bütünü, rakibi okumak sonra cevap vermeksizin genel stratejik anlayışı içinde kendi kontrolü altına alır. Bunu yaparken zıtlıkların birliği kuramı ile Alpların sağ ve sol yeteneklerini aynı seviyede geliştirir, uygulamada tüm temel tekniklerde uzuvlar araçtır, destekleyici, ivme kuvvetini artırıcı unsur gövdedir.
Sistemimizde birim teknik değil, tekniğin kullanım perspektifi önemlidir.Tekniğin süslü ve gösterişli olanı değil doğaçlama yeteneği içinde uygulanabilir oluşu önemlidir.Teknik motorsal kavramada tabii reaksiyon olabilecek kolaylıkta olmalı, çok spesifik özellikler taşımamalıdır. Sayokan da iki eğitim programı vardır.
1 - Kendini Koruma Sistemi (Self Defence)
Bu program en kısa sürede (108 saat) kendini koruyabilmenin stratejik eğitimidir. En kısa sürede; gerçek mücadele ile yüz yüze gelmenin ve başarılı olmanın bedensel-ruhsal öğretisidir. Kişinin enik yeteneğinin üst seviyede olmaması Sayokan stratejisinin uygulanmasına engel değildir.Diğer mücadele sistemlerinin çaresiz çözümsüz kaldığı dış alanda (sokakta) gerçek bir sigorta olup mükemmel uygulanır.
Özellikle Savaş Sanatlarına ilgi duyup ilgilenmemiş kendini müdafaa konusunda cesarete gereksinim duyan bay bayan orta yaş ve üzeri kişilerin bire bir , bire çok saldırganın aletli aletsiz saldırılarına karşı rahatlıkla uygulayabileceği bir sistemdir.
Yarışma alanı ve müsabakası yoktur. 1. SAN ve 2. SAN olarak proglamları mevcuttur. 1. SAN programını bitiren öğrenciler siyah kuşak 1. SAN olurlar. 108 saatlik çalışma bu programin ilk bölümüdür ve tamamını kapsamaz.
2 - Yere serme sistemi
Dünyada Full Contact mücadele sporları katagorisine giren vuruşlu sistemdir. Eldiven ve Koruyucu kullanılmaz.
Bu sistemde yine hiçbir sistemin kazandırmadığı doğaçlama yeteneği elde edilir. Rakiplerin tüm ataklarını düşünce boyutuna taşımadan kendi doğallığı içerisinde tabii bir reaksiyon ile pasifize edebilirsiniz.Rakibin teknik detayları değil ,katagorize edilmiş müsabık karakteri göz önünde bulundurulur ve kütlesel etkinliği direnci kırılır.
Müsabaka yapılan sistemler ise;
Kyokushin Kaikan, Ashiara Kaikan, Seidokan, Shidokan, Enshin Kaikan, Yoshi Kaikan, Oyama (Shigeru Oyama) Karate olarak sayılabilir.
Son söz olarak Sayokan gerek müsabaka alanında gerekse dış alanda kişiyi çıkmaz içinde bırakmaz. Mücadelenin her boyutunda çözümcü bir özgüven, teknik ve stratejik bir yeti sağlar.
Türk Tarihinde Bu Tür Bir Çalışma Varmı?
Türk tarihinde böyle bir çalışmanın belgesi yada metinleri yok. Küçük yaştan itibaren gençleri bir anlamda savaşa hazırlayan bir çok oyun ve yarışma biçimine getirilmiş faaliyetler var. Bunlar uzak doğu ülkelerinin oluşturduğu biçim ve yöntemde değil.
Yukarıda bahsedilen kültürel ve ekonomik gücü ve tarihimiz, milli karakterimiz göz önünde bulundurulursa, böyle bir çalışmanın ülkemize zararı değil faydası olacaktır. Hele Atatürk gibi bir lidere sahip isek sadece başka alanlarda değil, bu alanda da üretkenlik kaçınılmaz olacaktır.
Bu mantıkla yola çıkan vatanperver, Atatürk milliyetçisi Nihat YİĞİT bu eksikliği gidermek adına 1990 yılında çalışmalarına başlamıştır. Kendileri uzak doğu savaş sanatlarına 1973 yılında başlamış, bu alanda 16 ülke gezmiş, Türkiye’de ve uluslararası alanda otoritesi kabul edilen savaş sanatları uzmanıdır. Bu alanda çalışmaların olmaması onu Türk savaş sanatında kültürleştirme çalışmalarına yönlendirmiştir.
Öncelikle uzak doğu ülkelerine giderek, bu ülkelerin bu alanda nasıl başarı sağladıklarını tüm başlıkları ile araştırmıştır. Bu araştırmalarını uzmanlık alanı olan tekniksel oluşum, tekniklerin çıkış noktası ve hareket analizleri, Türk kültür ve tarihi motifleri, toplumsal yapısı, ekonomik yapısı, estetik boyutu, uygulanışındaki yöntemler, kaideler, ritüeller, öğretisi gibi konuları ardı sıra getirmiştir.
Yani sistemleşmeyi sağlayacak tüm ögelerin var olması. Tabiatı ile kendi uzmanlık alanı olmayan Türk spor tarihi, spor bilimleri, pedagojik formasyon, terminoloji, Türkoloji gibi konularda çok değerli hocalarımızdan Doç.Dr.Yavuz Taşkıran, Prof.Dr.Özbay Güven, Doç.Dr.Gıyasettin Demirhan, araştırma görevlisi Murat Çilli ve birçok bilim adamımızın kaynaklarından istifade edilmiştir.
1999 yılında tüm çalışmalarını bitiren Nihat Yiğit, önce uluslararası alanda daha sonra da Türkiye’de tanıtımına başlamıştır. Ülkemizdeki bürokratik engellerden dolayı, 02 Ağustos 2002 tarihinde maalesef Amerika Birleşik Devletlerinde Dünya federasyonu, 05 Ocak 2005 tarihinde ise ülkemizde Türkiye Federasyonu kurulmuştur. Nihat Yiğit uluslararası alanda 120 ülkede 368 spor merkezlerine İngilizce görsel ve yazılı neşriyat ile ulaşmıştır.
Bu gün İngiltere, A.B.D., Türkiye, İran, Mısır, Almanya, İrlanda, Belçika, Tunus, Kazakistan resmi oluşumlar bulunmakta ve Sayokan çalışılmaktadır. Ülkemizde ise, başta Ankara olmak üzere Istanbul, Düzce, Muğla, Aydın, Denizli, Konya, Çorum, Kahramanmaraş, Hatay, Antalya, Kütahya, İzmir, Mersin, Mardin illerinde icra edilmekte ve katılım hızla artmaktadır. Sayın Nihat YİĞİT, Türk savaş sanatı ile dünyada tanınmamıza ivme kazandırmak, yukarıda bahsedilen ve artacak ülkelerde ise ülkemiz için kazanımlar elde edilmesini ümit etmekte ve çalışmaktadır.
Türk Milletinin birlik ve beraberliğine, tarihi, kültürel tüm unsurları faaliyet ve etkinliklerde görselleştirerek katkı sağlamaktır. Askeri ve Emniyet güvenlik personellerinin yerelliği ve milliliği olan bu alanda ruhsal ve fiziksel disiplinlerini kuvvetlendirmek, Türk Cumhuriyetleri ile birlik ve beraberliği sağlamasına faktör yapmak, yurt dışında Türk savaş sanatı eğitmenlerinin çoğalmasını sağlamak, Türkiye’nin ve Türkün adını daha çok duyurmak gibi idealleri hedeflemektedir. Bu hedefler içinde projeler hazırlamaktadır.
Kültürler malumunuzdur ki önce kültürleştirme hareketi olarak başlar, milletlerin kabulü ve belli bir süreden sonrada milletin kültürü olurlar. Örneğin yağlı güreşimiz, Türklerin Anadolu’ya gelmelerinden sonra başlamıştır. Oysa Orta Asya’da güreşlerimiz, aba, kuşak ve kuraş güreşleridir. Yağlı güreşimiz 643 yıl önce bir kültürleştirme hareketi, faaliyeti olarak başlamış, bu gün ise kültürümüzün bir parçası olmuştur. Türk savaş sanatı “SAYOKAN” da bu anlamda ve bu alanda bir kültürleştirme hareketidir.
İzninizle ülkemizdeki terminolojik bir hatayı düzelterek başlamak gerekiyor. Ülkemizde “Uzakdoğu sporları” olarak tanımlanan söz konusu
Alparslan
Sayokanin Hilal stratejisini aldığı Sultan Alparslan
branşların ülkelerinin bize göre uzak doğuda olması yani coğrafik bir mantıkla konmuştur. Oysa bu alanda dünya terminolojisinde böyle bir tanımlama yoktur. Düzeltilmesi konusunda da bir çalışma yapılmamıştır. Bu branşların adı dünyada “savaş sanatları (Martial Arts)”dır. Yani fiziksel ve ruhsal disiplinlere ulaşmanın yolu, yöntemi ve çalışmalarıdır.
Bu yöntem ve çalışmalarda başarılı olmak için “mücadele” sözcüğü yeterli değildir. Bedensel yetenek, güç, sürat, kondisyon, teknik gibi unsurlara sahip olabilmek için ruhsal destek, psikolojik mental yapının öncelikle disiplinize edilmesi gerekir ki bu yol kişinin kendisi ile mücadelesi ile değil, savaşması ile mümkündür. Elbette destekleyici bir öğreti olmadan olanaksızdır. Bu öğreti için tarihimiz yüzlerce düşünür, filozof, komutanlar ve kahramanlar yetiştirmiştir. Mete Han’dan, önderimiz Atatürk’e kadar....
Sonuç olarak “savaş” sözcüğü sıcak savaştan ziyade, kişinin ruhunu ve bedenini disiplin altına almak adına verdiği savaşı ifade eder. Yanlış bir tanımlamada “dövüş sporları” yada “dövüş sanatları” tanımlamasıdır. Taktir edersiniz ki dövüşün ne sanatı ne de sporu ne de eğitimi olur. Spor ve sanat sözcükleri bilimselliği kaygı olarak bünyesinde barındırır. Lakin dövüş sözcüğünün bu tür kaygıları yoktur. İnsanlar idealleri için savaşırlar, ama dövüşün ideali olmaz. Eğer bu tanımlar uzak doğu savaş sanatları (sporları) için kullanılıyorsa biz bundan rahatsız olmayız. Ama Sayokan için bu tanımlamalar kullanılamaz.
Kültürleştirme hareketi olarak tanımlamıştık. Eğer içinde tarihi, kültürel motif, geleneksel ritüel, öğreti, tarihten stratejik unsurlar taşıyorsa adın da bu değerleri hissettirmesi gerekmektedir. Sayın Nihat YİĞİT bu değerlere “SAVAŞÇININ YOLU ve KAN’ı cümlesini uygun görmüş, bu cümledeki sözcüklerin baş hecelerini alarak kısaltmıştır. Onun ifadesi ile, “Savaşçı” Mete Han’dan Atatürk’e kadar gerek bedensel, gerekse ruhsal, zihinsel yetenek ve erdemliliğe sahip eşsiz devlet adamlarımızı, komutanlarımızı, kahramanlarımızı, “YOL” ise bu eşsiz insanların bu yetenek ve erdemliliğe giden yolunu, “KAN” ise kültürümüzle, tarihimizle, dilimizle olan bağımızı ifade etmektedir.” diye tanımlıyor. Tabiatı ile uzak doğu savaş sanatlarına bu alanda alternatif, yerelliği ve milliği olan bir kültürleştirme hareketi olunca kolay kabul edilebilir görünmektedir.
Sayokan’ı temel özellikleri ile tanıtmaya çalışacağız. Bu temel özellikleri tekniksel olduğu kadar, tarihi, kültürel geleneksel unsurlarını da tanımak zorundayız ki sıradan bir savaş sanatı imajı ile tanınmasın. Veya sadece uzak doğu savaş sanatlarına alternatif mantığı taşıyan, bu amaçla ortaya konmuş bir çalışma olarak görülmesin.

Sayokanın Hilal stratejisini aldığı Sultan ALPARSLAN
TARİHÇE

Sayoka Avrasya Federasyon simgesi
Savaş sanatlarına 1973 yılında başlayıp bir çok ülkelerde araştırmalar yapan ve başarılar elde eden, dünya ustaları tarafından da yakınen tanınan Nihat YİĞİT tarafından kurulmuştur. (Yabgu bölümüne bakınız).
Sayokan bir Türk savaş sanatıdır. Dünya Türkleri' nin savaş sanatıdır. Ayça (hilal) stratejisi, kurt kapanı oyunları ile, Türkçe kavramlar bütünü ile, sıradüzen ünvanları ile, kahramanlık oyunları ile, Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği hedefleri ile, Sayokan'ın en üst ünvanından en alt ünvanına kadar Sayokan içinde yaşatılan töresiyle, faaliyetlerindeki Türk kültürünün yaşatılma gayretleriyle, kültürel davranış disiplinleri ile Türk savaş sanatıdır. Dünya savaş sanatları arenasında Türkü, Türk Milletinin seciyesini, kabiliyetlerini ortaya başka savaş sanatları ile değil Türk savaş sanatı ile layıki ile kanıtlama kararlılığı noktasında tek Türk savaş sanatıdır. Savaş sanatları alanında dışarı bağımlılıktan kurtulma noktasında gücünü, farklılığını ortaya koyan bir savaş sanatıdır.
Bundan sonra artık Türk Milletinin katkı ve destekleri ile gelişmeli ve büyümelidir. Kurucusu Yabgu Nihat YİĞİT şöyle diyor...
*Her alanda ve branşta yurt dışına bağımlılıktan kurtulmalı, dünya arenasında kendimize ait, övünç kaynağımız olacak çalışmalar üretmeliyiz. Kendimizi tanıtmanın ve tanınmanın yolu, dışarıdan getirdiğimiz unsurların üzerine kimliğimizi yazarak değil, tarihimizle, kültürümüzle, dilimizle anılacak çalışmalarımızla, dünya arenasında rekabet etmekle mümkündür. Dış dünyanın çalışmaları, ürettikleri ilham kaynağımız olabilir. Taktir ve taltiflerimizle teveccüh gösterebiliriz. Ama bağımlı olmak 16 bin yıllık tarihe sahip, medeniyet ruhu ve şuuru taşıyan bir milleti ancak tembelleştirir. Gelişmek başkalaşmak veya başkalarından medet beklemek değildir. Başkaları ile rekabet edebilmek, rekabet edebilme gayreti ile üretmektir.
*Sayokan, dünya savaş sanatları alanında bizi anlatmaya ve tanıtmaya gayret eden; bu alanda bizde varız diyebilmenin onurunu yaşatmak amacı ile Millet merkezli bir kültürleştirme hareketidir. Yabancı alanlarda, yabancıların kuralları içinde varlık mücadelesi vermek yerine; bizim alanlarımızda yabancılara adalet, hakkaniyet ve misafirperverliğimizle, şanlı geçmişimizle varlığımıza taktir ve teveccüh göstermelerini sağlamak daha anlamlı ve onurlu olacaktır. Bu bir ırkçılık değildir. Irkçılık başka milletlere yaşama hakkı vermemek demektir. Bu bir VATANPERVERLİKTİR...Taktir ve teveccüh büyük Türk Milletinindir. (“Yabgu” Nihat YİĞİT )
Sayokan bir Türk kültürleştirme hareketidir. Büyük Milletimizin teveccühü ve kabulü ile önümüzdeki yıllar kültürümüzün bir parçası olacaktır. Tüm kültürlere katkı, önce kültürleştirme hareketi ile başlar, daha sonra milletin kabulü ile kültürün bir parçası olur. Örneğin yağlı güreşimiz atalarımızın Anadolu'ya gelmesi ile başlamıştır. Orta Asya'da iken aba - kuşak güreşlerimiz mevcut iken, Anadolu'ya gelişimizden sonra güreşimiz yeni bir boyut kazanmıştır. Sayokan'da kurucusu "Yabgu" Nihat Yiğit tarafından büyük Türk Milletine armağan edilmiştir.
GENEL BAKIŞ
Sayokan 4 bölge-4 hilal üzerine kurulmuştur. Her bir hilal ayak hareketi büyük komutan Alparslan'ın Malazgirt savaşında kullandığı hilal stratejisini ifade eder. Rakip hilalin içine hapsedilir ve teknik uygulamaya geçilir. Sayokan vuruşlu-yere serme sistemine sahiptir. Kahramanlık Oyunlarındaki cenkler bu kural anlayışı ile icra edilir. Ayrıca Sayokan'ın öğreti ve teknik anlayışı zıtlıkların birliği kuramı üzerine kurulmuştur. Bu anlayış teknik alanda kişiyi sağ ve sol yeteneklerini aynı seviyede geliştirir. Öğreti boyutunda ise kainatın bu anlayış ile yaratıldığını bilir ve yaşamında eksi ve artı değerleri dengelemesini öğrenir. Bu anlayış başka savaş sanatlarında yoktur. Sayokan'da iki eğitim programı ardı
ULUÇ (TEMEL) EL TEKNİKLERİ : Ok yumruk - Orak yumruk - Kanca yumruk - Döner dirsek - Sağ ve sol sancak - Gökkuşağı - Kalkan - Burgu - Kılıç el - Sarmala at - Ters sarmala at - Osmanlı eli - Direk ok - Direk orak - Direk Osmanlı eli.
ULUÇ (TEMEL) AYAK TEKNİKLERİ : Alt, orta ve üst tırpan - Omca - art tekme - Art orak tekme - ön tekme - yan tekme - Eklem tekmesi - Ters eklem tekmesi - Durduran tekme.
TÜRK KÜLTÜREL MOTİFLERİ : Türk savaş sanatı tanımlamasından anlaşılacağı gibi, Türk kültür, geleneklerine göre kurgulanmış destanlarından etkilenmiş, yeni Türk neslinin de tarihimizde ki kahramanlıkları, yiğitlikleri hatırlamaları, ruhsal boyutunu yaşamaları, akıl ve beden gücünün ortak kullanımının kazandırdığı zevki tatmaları, Sayokan'da ilke edinilmiştir. Sayokan, kültürümüzdeki değerlerin tekrar yaşatılması, bu değerlerle Alpların yetiştirildiği bir kültürleştirme hareketidir. Prof.Dr. Özbay Güven hocamız “Türklerde spor kültürü” adlı kitabının bir bölümünde şöyle diyor. “Sporun tarihi, insanın doğa koşulları ile tanışarak, ona uyması doğada egemen olmaya başlaması ve kendisini korumak için tek araç olan vücudunu ve adalelerini geliştirmesi ile başlar. Başlangıçta sporun insanların fazla enerjilerini boşaltmak, sağlıklarını ve güzelliklerini geliştirip korumak, boş zamanlarını değerlendirmek, barışa katkıda bulunmak ve ticari yararlar sağlamak gibi amaçlar için yapılmadığı kesindir. İnsanlık tarihi ile insanın korunma ve güvenliğini sağlama mücadelesi de birlikte başlamıştır. İlk çağlardan kalma bazı resimler, spor dallarının da belirmeye başladığını gösterir. Ancak, spor tarihinin başlangıcı diye adlandırdığımız resimlerin çoğu savaş ile yakından ilgilidir. Savaşların beden gücüne dayandığı çağlarda spor, savaşa hazırlık dönemi oluşturmakta idi. Türkler de bu dönemlerde savaşa yönelik işlevleri olan sporları yapmışlar ve desteklemişlerdir.“
Günümüz yüzyılına bu anlayışı taşıyan ve başarılı olan Karate, Aikido, Judo ve Sumo ile Japonya; Tae kwon do, Hapki do, Tang soo do ile Kore; Kung-fu ve versiyonları ile Çin, Muay Thai ile Tayland olmuştur. Son 10 yıldır ise Savate ile Fransa, Capoeira ile Brazilya, Krav Maga ile İsrail bu rekabette yer almaya çalışmaktadırlar.Teknolojik alanda gelişmiş sanayi toplumları veya günümüz insanları, korumak, korunmak, güvenlik kaygılarını oluşturan duygularından hiçbir şey kaybetmemiştir, sadece tarz, yöntem, öğretiler değişmiştir.
Savaş sanatları, ne kadar savaşa hazırlık olmaktan çıkmış gibi görünse de güçlü, akıllı bireylerin yetişmesi için spor adı altında eğitimlere gereksinme yarınlarda da devam edecektir. Çünkü milli kültür ve mirasların devamiyetinde, sağlıklı nesillerin oluşmasında, vatan ve bayrak gibi milli değerlerin korunmasında akli olduğu kadar bedensel güce de gereksinme vardır. Ayrıca barışın koruyucuları savaşçılardır.
Türk savaş sanatı Sayokan, akıllı, çalışkan, erdemli, barış yanlısı, güçlü, kuvvetli, kahraman ve yiğitlerle dolu tarihimizi görselleştirmek, yaşatmak, uluslararası alanda ise bu kültürümüzü tanıtmak için oluşturulmuştur. Toplumumuzda kendi (ben) rızasını düşünen ve elde etmek için peşinden koşan, bencil, egoist bireyler yerine; milletinin faydalanabileceği çalışmalar ortaya koyan, inanç ve milli değerlerini yaşayarak koruyan, “biz” diyebilme erdeminde olan, emin, samimi, sadık, kalbi-i rızası ön planda olan bireyler yetiştirmektir.
Neden “savaş sanatı” deyimi kullanılıyor. Bu branşlar için ülkemizde yanlış kullanılan, “dövüş sporları”, “Uzakdoğu sporları”, dövüş sanatı” gibi tanımlar ve kavramlar dünya savaş sanatları terminolojisinde kullanılmaktadır. Söz konusu branşların dünyadaki ortak adı, “savaş sanatları” (martial= savaşla ilgili, savaşçı; Arts=sanatlar)dır. Ülkemizde yanlış anlaşılmalara sebep olma olasılığı olsa da biz doğru tanım“savaş sanatları”nı kullanmanın sorumluluk olduğu düşüncesindeyiz. Dünya böyle tanımlıyor, bizde doğrusunun bu olduğunu düşünüyoruz ki, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere savaş beden eğitimi ve stratejilerinin oyunlaştırılmasından ve daha sonra spor alanlarına taşınması sonucu meydana gelmiştir bu branşlar…Japonya’da tüm savaş sanatlarının bağlı olduğu resmi kurumun adı “Budo Kan” dır.
“Bu” = Ordu, silahlı kuvvetler,
“Bushi” = Samurai, derebeyi, savaşçı, asker,
“Bushido” =Samurai savaşçılık öğretisi.
“Do” =Yol, öğreti, moral, ahlak.
“Budo Kan” = Savaşçının yolu kuruluşu.
“Kan” = Büyük bina, yapı. Anlamlarındadır.
Japon savaş sanatlarının etimolojik (köken) olarak nereden geldiğini bu küçük örnekle algılayabiliriz. Diğer savaş sanatları da aynı etimolojik sürece tabidirler. Şu bir gerçektir ki, savaş sanatlarına sahip ülkeler, uluslararası milli siyasetlerinin içinde “savaş sanatlarını” bir lokomotif, katalizör olarak kullanmışlardır. Japon dilini, kültürünü, tarihini, geleneklerini bünyesinde yaşatan Japon savaş sanatlarının bugün 156 dünya ülkesinde binlerce okulları bulunmaktadır. Aynı zamanda sivil toplum örgütü niteliği taşıyan bu okullar, faaliyet gösterdikleri ülkede, o ülkenin insanları tarafından, kendi finans kaynakları ile açılmakta yürütülmektedir. Yani, Japonya adına, Japon olmayan bir çok dünya ülkesi insanları kendi istekleriyle, Japonya’nın dilini, kültürünü, geleneğini, tarihini yaşatmaktadır. Japon savaş sanatlarının yürütüldüğü dünyada ki binlerce okul, milyonlarca yabancı (Japonlara göre) bu sanatlarda daha usta olmak için, bu ülkeyi daha yakından görmek, kahramanlarını tanımak, yaz – kış kampları etkinliklerine katılmak için de bu ülkeye akın etmektedirler…156 ülke kendi ülkelerinde düzenledikleri seminerlere, konferanslara, yaz-kış kamplarına büyük ücretler ödeyerek Japon ustaları getirmektedirler. Yani, kısacası konunun bir de ekonomik boyutu bulunmaktadır. Tahayyül edebiliyor musunuz ; Türk olmayan insanların, yabancıların, kendi ülkelerinde kendi kaynaklarıyla SAYOKAN okulları açıp, bu okullarda Türkçenin, Türk tarihinin, Türk Kültürünün yaşatıldığını, ülkemize binlerce insanın SAYOKAN eğitimleri almak için geldiğini, ekonomik bir boyuta da katkı sağlandığını…
Sön söz olarak, kanıtı hala yukarıda bahis olduğu gibi dünyada yürürlükte olan bu gerçeği, Sayokan ile gerçekleştirmeyi hedefledik…Peki bu hayal mi?
Biz hayal kurmayız, istikamet bellidir. Bu istikamet üzre doğru olanları yapmaya çalışırız taktiri, taktir makamı değerlendirir.
SAYOKAN ; “SAvaşçının YOlu ve KAN’ı” cümlesindeki kelimelerin baş hecelerinin birleştirilmesi ile meydana getirilmiştir. Türk savaş sanatı, savaşçı sözcüğü ile nasıl savaşçı olunacağının yolunu, yani akıl ve beden gücünü kullanabilme yeteneğini ve disiplinini ; Yolu sözcüğü ile erdemliliği, barışı, çalışkanlığı, sevgiyi, saygıyı tarihteki büyüklerinin, gelenek, örf ve ananelerini ;, Kanı sözcüğü ile de tarihteki kahramanların birliğini, devamiyetini amaçlamaktadır.
FAALİYET AYLARI – MEVSİMİ : 06 Mayıs – 08 Kasım tarihleri arası Kahramanlık Oyunları organizasyonlarının yapıldığı aylardır. Bu tarihler arası atalarımızın ruz-ı hızır diye adlandırdığı 179 günlük bir dilimdir. Tarihimizde hızır günleri olarak adlandırılmıştır. Savaşa hazırlık, şenlikler, festivaller, izdivaçlar hep hızır günlerinde organize edilmiştir. 09 Kasım – 05 Mayıs tarihleri arası, gelişim, teknik, hakemlik, yönetim, organizasyon seminer, toplantı ve sempozyumlarının yapıldığı aylardır. Tarihimizde atalarımız bu tarihler arasındaki ayları kasım günleri olarak adlandırmışlardır. Bu aylar arasında alplar Kahramanlık Oyunlarına teknik, taktik, sürat ve kuvvet antrenmaları ile hazırlanırlar
ALP YAZILIĞI (CENK MEYDANI) : Cenkler (müsabakalar) çim üzerinde yalın ayak yapılır. Cenk anında yağmur yağsa da cenkler devam eder. Cenk meydanı üç parsele bölünür. Birinci parsel Baş boyu (Baturalp), ikinci parsel Orta Boy (Konuralp) ve üçüncü parsel Ayak Boyu (Gencalp) olarak ayrılır. Bayanlar içinse en son bir parsel kullanılır. Eşleşen alplar aynı anda cenke başlarlar. Her cenk için belirlenmiş bir sınır yoktur. Her cenk bir hakem tarafından yönetilir. Ayrıca kule hakemleri vardır.
ALPLIK OKULU : Eski Türkler M.Ö. 6.yüzyılda Pi-yung adı verilen kale şeklindeki bir binada “Alplık Teşkilatı”nı kurdular. Dünya tarihinde ki ilk kurumlaşmadır. (Kaynak, Türklerde Spor Kültürü s.22-23 Prof.Dr.Özbay Güven). Bundan dolayı Sayokan’ da eğitim yerlerine Alplık Okulu adı verilir. Kişi önce Alp sonra Eren olma yolunda ilerler. Lakin Türk savaş sanatı yabancılar tarafından da icra edildiği için Alplık esas alınmış, erenlik ise kişilerin tercihlerine bırakılmıştır.
Cenk ABAsı

Cenk ABAsı
ABA : Sayokan abalarının çıkış noktası orijinal Türk (Uygur) abasıdır. Bu aba hala Türkistan'da kullanılmaktadır. Yukarıdaki aba 2 asırlıktır. Ve Türkler asırlar boyunca yukarıdaki aba veya benzer abalar giymişlerdir.
Egitim ABA sı

Eğitim ABA sı
Sayokan’ da cenk elbiselerine aba denir. Beyaz üst ve mavi üst aba olmak üzere her alpın sahip olması gereken 2 abası bulunur. Her iki abanın altları beyazdır. Beyaz aba beyaz köşe için, mavi aba ise mavi köşe içindir. Abaların kolları dirsekten üç parmak üsttedir. İki yakadan oluşan ön kısmı, sol parça sağ tarafın üstüne gelecek şekilde kapanır. Kalın kumaştan yapılan abaların omuzları sarı bir kumaştan kaplanmıştır.
Üst mavi, alt beyaz aba ise eğitim abasıdır. Alplık programı A ve B' de de kullanılır.
Bileklerde özel tasarlanmış bileklikler, bileklere zarar vermemesi içindir. Cenklerde kullanım mecburidir. Bele bağlanan kemer iki kez dolandırılır. İlk bele dolama Allah’a sadakat ve bağlılığı, ikinci bele dolama devlet ve millete sadakat ve bağlılığı, atılan düğüm ise bu ilkeleri kabul ettim, nokta koydum anlamındadır. Bu iki ilke madde ve manayı ifade eder. Yani zıtlıkların birliği kuramını tasdik eder.
Hakem abası, üst sarı, alt siyahtır. Bele ise hakemin seviyesini belirten kemeri takılır. Bir bileğinde mavi renk bant vardır, doğu alplarını, sol bileğinde beyaz bant vardır, batı alplarını ifade eder.
Hakem ABAsı

Hakem ABAsı
SELAM : Sayokan’da selam yerde ve ayakta olmak üzere iki şekildedir. Her iki selam türünde de sağ yumruk kalbin üzerine konur, baş öne eğilme yapar.
Yer selamı ; Sol diz üzerine sol el konur, sağ yumruk kalbin üzerinde sağ diz yerdedir, baş eğilir.
Ayak selamı: Ayaklar kişinin omuzları genişliğinde yana açılır, ayak baş parmakları tam karşıya bakar, sol el yumruk aşağıda, sağ el yumruk kalbin üzerinde, baş öne eğilir. Eğilmeler belden değildir. Sadece baş hareketidir. Alplik okullarında bayrağa karşı her iki selamda kullanılır. Aybar’a (eğitimci) ise sadece ayakta selam verilir.Cenk meydanında bayrağa ve protokole, halka toplu selamlama ayakta yapılır. Bayrağa selamın anlamı “yüreğimdesin”, halka selamın anlamı ise “yiğitlik şanımı koruyacağım, sizde şahit olun” şeklindedir. Cenkler ayakta selam ile başlar, anlamı “yiğitliğini kabul ediyorum, yiğitliğimi kabul et”. Alplarden birinin yenilmesi veya cenki bırakma isteklerinde ise yenilen yer selamı verir, anlamı “yiğitliğin benden üsttedir”
TOPLUMSAL ETKİSİ : Ülkemizin bir çok yerinde organize edilecek Sayokan Kahramanlık Oyunları birbirini tanımayan ama aynı kültürü yaşatan bir çok alpı bir araya getirecek, genel anlamda birlik ve beraberliğin kuvvetlenmesini sağlayacak, milletimize de yaşatacaklardır. Bireylerin toplumsallaşmasında, kimlik kazanmasında Sayokan’ın içindeki milli kültürü, örf, ananevi ve öğretisi katkı sağlayacaktır. Kültürleşme hareketi olan Türk savaş sanatı Sayokan, Türk milletinin kahramanlık, yiğitlik yeteneklerini sergilediği, görselleştirdiği organizasyonları sayesinde, Türk karakterinin, kişiliğinin unutulmamasını, daha iyi tanınmasını sağlayacaktır. Aklın, sertliğin, çevikliğin, mukavemetin, yiğitlik-erlik erdemlikler Kahramanlık Oyunları vasıtası ile sunulacak; Türk motifleri ile bezenmiş merasimlerin, ritüellerin bireyler arasındaki bağların güçlenmesine, pekişmesine, geleneklerin sürmesine, inançların tazelenmesine, değer yargılarının kökleşmesine katkı sağlayacak; toplumu canlı biçimde ayakta tutacaktır. Türk milletinin bir üyesi, Türkiye cumhuriyetinin bir vatandaşı olmanın mutluluğunun duygusunu verecektir. Türk milletinin kendine güveni yenilecek, canlı tutulacaktır.
ESTETİK YAPISI : Sayokan Kahramanlık Oyunlarında güçlü beden, stratejilerin aklederek, teknik hareketlerle akıcı bir şekilde sergilemesi insan vücudu estetiği ile görselleştirilir. Köslerin veya davulların makamları, müzisyenlerin tarihi vurguları, kıyafetler, cenk meydanının dekoru, ritüeller ve merasimler estetik unsurlar arasında yer almaktadır.
EKONOMİK YAPISI: Sayokan Kahramanlık Oyunları organizasyonları çoğunlukla ülkemizin muhtelif bölgelerinde gelenekleştirilmiş yerel büyük festivallerde faaliyet gösterir. Bu festivaller büyük belediyelerin katkıları ile olur. Alpların yollukları ve dereceye giren alpların ödülleri organizasyon sahibi belediye başkanlıkları tarafından ödenir. Ödüller organizasyonun büyüklüğüne göre değişkenlik arz eder. Türk savaş sanatı Sayokan, yağlı güreşimiz gibi yarı profesyoneldir. Bu yapısından dolayı mesleki bir yapıya bürünmesi sağlanacaktır. Ayrıca uluslararası hedeflerimiz, ülkemiz ekonomisine, turizmine, tanıtımına katkı sağlamak amaçlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder