14 Mart 2015 Cumartesi
Mehmet Akif Ersoy Kimdir
|
Mehmet Akif Ersoy, İstanbul’da 1873 yılında Arnavut asıllı Temiz Tahir Efendi ve Buhara göçmeni Emine Şerif Hanım’dan dünyaya geldi. Kendisinden daha sonra dünyaya gelen Nuriye adından bir kız kardeşi bulunan Mehmet Akif Ersoy’un gerçek adı Ragif’tir. Ragîf sözlüklere bakıldığında “Yufka, pide” anlamına gelir ( bk: Osmanlıca – Türkçe Sözlük, Ferit Devellioğlu s.1020 ). İlk bakışta pek de anlamı olmayan bir isim bile olsa, derine inildiğinde bir anlamı vardır.
Mehmet Akif Ersoy’un babası Fatih Camii Medrese hocasıdır. Dolayısıyla Akif, o zamanlar gerçekten şanslı birisidir. Tahir Efendi, Osmanlı döneminde şairlerin sıkça kullandığı ebced hesabından faydalanarak çocuğunun adını “Ragif” koyar. Ragif Hicri takvime göre 1290 yılını yani şuanki takvimimizle 1873 yılını işaret eder. Yalnız annesi dahil Ersoy’u “Akif” adıyla çağırır ki babası öldükten sonra da bu ismi iyice benimser Ersoy. Akif kelime anlamı olarak “Bir şeyde sebat eden, ibadet eden” anlamına gelir (bk: Osmanlıca – Türkçe Sözlük, Ferit Devellioğlu s.25); ki bu isim Mehmet Akif Ersoy’un hayatıyla tamamen özdeşleşecektir…
Mehmet Akif Ersoy, babası sayesinde iyi bir eğitim alır. Arapça eğitimini babasından alan Akif, daha sonra medresede Farsça ile tanışır. Gittiği okullarda Arapça, Farsça ve Fransızcaderslerinde sürekli birinci olur. Türkçeyi de çok iyi öğrenen Akif, hayatı boyunca Türkçe öğretmeni olan Hersekli hocası Kadri Efendi’yi anacak ve ona saygı duyacaktır.
Mehmet Akif Ersoy, o zamanın Osmanlı eğitim sistemine göre 4 yaşında okula başladı. Temel eğitimleri aldıktan sonra dindar bir kadın olan annesi onun medreseye gitmesini istedi. Ancak babası onu, o zamanın iyi okullarından Mektebi’ne Mülkiye ( devlet idaresinde görev almak üzere insan yetiştiren, bugünün siyasal bilimlerine yakın bir okul, batılı tarzda eğitim vermesiyle birçok ünlü âlimin gözdesi olmuştur ) gönderdi. Bir süre burada eğitim hayatına devam eden Ersoy, babasının ölümüyle yeni bir hayata “Merhaba” dedi; çünkü babası ölen ve büyük Fatih yangınında evini kaybeden Ersoy, fakirlikle tanıştı. Para kazanması gerekiyordu ve o zaman Ersoy, babasının istediği Mülkiye Mektebi’ni yarım bıraktı ve Ziraat ve Baytarlık Mektebi’ne yazıldı. Yatılı olan okul ayrıca Türkiye’nin ilk sivil okuludur.
Buradan da 1893 yılında birincilikle mezun oldu. Göreve başlamaya hazırdır artık ki zaten ilk görevi de Umur-i Baytarriye ve Islah-ı Hayvanat Genel Müfettiş Yardımcılığı idi. Bu göreviyle birlikte Anadolu’yu, Rumeli’yi ve Arabistan’ı gezdi. Bu onun Anadolu insanı ile ilk temasıdır ve şairlik yıllarında bu gezilerini hatırlayacaktır. Görevi gereği babasının doğduğu kasabaya da uğrayan Mehmet Akif Ersoy, orada amcaları ile tanışır.
1898 yılında ise hayatının kadını İsmet Hanım ile evlenir ve ondan 5 evladı dünyaya gelir: Cemile, Feride, Suadi, Emin, Tahir… Bu 5 çocuk daha sonra 8 olacaktır çünkü verdiği bir ant üzerine sınıf arkadaşı Hasan Efendi’nin üç çocuğuna Hasan Efendi ölünce sahip çıkar.
Aslî mesleği baytarlık olan Mehmet Akif Ersoy, öğretmenlikle Halkalı Ziraat Okulu’nda ve Çiftlik Makinist Okulu’nda tanıştı. Bu iki okulda kitabet (yazın, kompozisyon, resmi yazı yazma) öğretmenliği yaptı. Bu sıralarda edebiyata ve şiire merak sardı. Sırat-ı Müstakim, Sebilü’r – Reşat, Servet-i Fünun ve Resimli Gazete’de şiirleri yayımlanmaya başladı. Daha sonra o zamanın gözde okullarından Darülfünun’da 1908 yıllarında edebiyat dersleri vermeye başladı. Arapça bilgisini de konuşturan Mehmet Akif Ersoy, İttihat ve Terakki’nin Şehzadebaşı şubesinde Arapça dersleri, İstanbul Camiilerinde vaazlar vermeye başladı.
Devlet dairesinde başarılı bir memuriyet hayatı geçiren Mehmet Akif Ersoy, dönemin gizli cemiyetlerinden Teşkilat-ı Mahsusa adına Berlin’e gönderildi. Yıl 1915 idi ve o zamanlar Çanakkale cephesinde ölümcül bir savaş vardı. Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale savaşını görmeden ” Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi” ile başlayan Çanakkale Şehitlerine ithaf ettiği şiirini yazmıştır ve bu şiiri yazdığı dönem Berlin’de olduğu zamanlardır. Şiir, aslında manzum hikayelerin olduğu Safahat Külliyatı’nın altıncısında ve eserin sonunda yer alır. Döneminden daha ileri bir şiir anlayışına sahip olan bu şiirin devamında Alman bir anne ile Türk anne karşılaştırılır.
Teşkilat-ı Mahsusa Mehmet Akif Ersoy’u daha sonra Arabistan’a gönderir. Mehmet Akif Ersoy, büyük bir maneviyatla bağlı olduğu İslam’ın nasıl çöküntüye uğradığı, insanların Müslümanlıktan nasıl uzaklaştığını burada görür ve müthiş bir karamsarlığa kapılır.
Memleketine dönen Mehmet Akif Ersoy, Kurtuluş Savaşı döneminde halkın manevi duygularını yükseltecek ve Anadolu’yu karış karış gezerek üzerindeki karamsarlığı atacaktır. Önce Kastamonu’dan başlar gezisine Milli Mücadele döneminde milletine yardım etmek için Mehmet Akif Ersoy; Anadolu’nun çeşitli yerlerini gezer ve camilerde vaazlar verir. 1920 yılında Ankara’ya dönen Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı burada yazar.
İdeolojisi İslam Birliği idi büyük şairin. I. TBMM hükümetinde Burdur’dan milletvekili seçilmesi ve büyük İslam Birliği idolünün gerçekleşmeyeceğini anlayan şair yine karamsarlığa kapıldı. Memleketinde yapamadı uzun zaman önce birkaç yıl kışı geçirdiği Arabistan’a yerleşti ailesiyle birlikte ve tarihler 1926’yı gösteriyordu.Mısır’da Camilâtü’l – Mısrıyye’de Türk Edebiyatı dersleri verdi. Ailesinden sonra en büyük aşkı dil ve edebiyattı ve ülkesinden uzak bile olsa dilindeki gelişmeleri takip etti.
Sıtmaya yakalanan Mehmet Akif Ersoy İstanbul’a döndü. Tarihler 1935 yılını gösteriyordu. Ona emekli maaşı bağlandı ama bağlanan emekli maaşıyla 5 ay yaşabildi. Öldüğünde tam anlamıyla beş parasızdı. Mezarı Edirnekapı’dadır.
Sanata Bakışı ve Edebi Hayatı
Hayata hep İslam penceresinden bakan Mehmet Akif Ersoy’un ilk şiiri Mektep dergisinde yayınlandı. Şiirinin adı Kur’an’a Hitap idi. Şiir 1895 yılında yayınlandı. Şiire ise 1892 yılında Muallim Naci ışığında başlamıştı zaten.
Yukarıda bahsettiğim gibi çok iyi bir din ve dil eğitim almıştı. Arapçayı ana dili gibi konuşurdu. Öyle ki son yıllarda Kur’an’nın bir kısmını çevirdiği yazmaları ele geçmiştir.
Şiirlerinde Doğu mistizismi vardı. Aruz vezni ve eski şiire bağlı kaldı. Sadece manzum hikayelerinde vezin kullanmadı.
“Hayır, hayat ile yoktur benim alışverişim
İnan ki; her ne demişsem görüp de söylemişim
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek;
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek” dizelerinde belirttiği gibi her zaman dosdoğru oldu. Gerek yaşantısında gerek eserlerinde boyun eğmedi.
Eski şiiri desteklemesine rağmen manzum hikayelerinde harika bir dil kullandı; yalın, sade, anlaşılır ve tamamen halk ağzı. Özellikle Küfe, Seyfi Baba manzumlarında nakış gibi işlediği sözcükleri toplum yaşamanı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. Bu harika eseriyle Türk Edebiyatında taklidi imkansız bir öykülemeye dayalı şiir tarzının örneklerini verdi.
Şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi ve siyasetçi olan Mehmet Akif Ersoy, fikir olarak İslam Birliğini savunduğu için Türkçülüğe karşı çıktı. Ülkenin refahını Batı’nın ilim ve tekniğinde arayan Tevfik Fikret ile sürekli çatıştı. Her şiirinde, vatan, millet, bayrak sevgisi konularını işlediği her şiirinde, İslam parçaları da araya serpti… O tam anlamıyla İslam reformcusuydu.
Rauf Mutluay, 100 Soruda Çağdaş Türk Edebiyatı adlı eserinde Mehmet Akif Ersoy’u şu şekilde tarif etmektedir : “ … Akif’in kişiliğinde – sanatçı yaratılışla inandığını söyleyip yapan – erdemli bir yaşayışın bütün ögeleri birleşir….”
İlk şiir kitabının adı Safahat idi. Ama o daha sonra tüm kitaplarına aynı adı verdi ve 7 ciltlik - Safahat (1911), Süleymaniye Kürsüsünde (1912), Hakkın Sesleri (1913), Fatih Kürsüsünde (1914), Hatıralar (1917), Asım (1924), Gölgeler (1933) - bir külliyat meydana geldi. Bu eserler Ersoy’un ölümünden sonra Ömer Rıza Doğrul tarafından tek bir ciltte toplanmıştır.
Divan Şiiri ve Divan Şiirinin Ögeleri
Divan Şiiri ve Divan Şiirinin Ögeleri
|
Divan şiiri olarak andığımız, sıklıkla bu isimle anılan dönem, eski Türk edebiyatı dönemidir. Bu dönem 13.asırdan 19.asra kadar kesintili olarak sürer. Eski Türk edebiyatı; Anadolu Selçuklu, Beylikler Dönemi ve Osmanlı Devleti dönemini kapsayan 6 asırlık bir edebiyattır.
Eski Türk edebiyatı, Türk edebiyatının özel gelişimidir. Estetik özellikleri İslam kültüründen alıntıdır. Dini de öğrendiğimiz kaynak olan Farslar, bize bu edebiyat için de irşad olmuşlardır. Eski Türk edebiyatında Fars mitolojisinden ve Fars edebiyatından oldukça fazla öge bu yüzden vardır. Farsların yanında Arapların da etkisi yadsınamaz. Yani Eski Türk edebiyatı Türk kökenli olan, ama Doğu – İslam etkisinden olan bir edebiyattır.
Yukarıda özelliklerine biraz da olsun değinilen eski Türk edebiyatı, 13 – 19 asırları arasında devrimsel ya da sarsıcı herhangi bir dönem geçirmemiştir. Gayet şekilci ve katı kuralları olan bu edebiyata, şairler sadık kalmakta ısrar etmişlerdir. Sadece Batı etkisine gelindiğinde bu etki kırılmaya başlanmıştır. Lakin kadim bir edebiyat olan eski Türk edebiyatı, Batı etkisindeyken ve hatta Cumhuriyet döneminde dahi az da olsa etkisini sürdürmüştür.
Eski Türk edebiyatı aynı zamanda şu isimlerle de anılır:
- Edebiyât-ı kadîme
- Şi’r-i kudema
- Havas edebiyatı
- Saray edebiyatı
- Enderun edebiyatı
- Ümmet çağı edebiyatı
- Medrese edebiyatı
- Ümmet edebiyatı
- Osmanlı edebiyatı
- Yüksek zümre edebiyatı
- Klasik edebiyat
- Klasik Türk edebiyatı…
Bu isimlerden şu aralar en sık kullanılanı eski Türk edebiyatıdır. Klasik edebiyat denmez çünkü klasikler özgün olan dönemlerdir. Eski Türk edebiyatı özenmeyle başlamış ve bazı kısımlar hariç özenmeyle devam etmiştir. Klasik edebiyat, yol açan ya da yolun kendisidir; biz ise Doğu’nun açtığı yoldan giden, iz süreniz.
Eski Türk edebiyatının İslam kültürünün etkisinde kalması her İslamî eseri Divan eseri yapmaz. Evet, Divan edebiyatında da İslami eserler yoğunluktadır ama daha Divan edebiyatının esamisi okunmadan, insanlar henüz Farsça bilmezken sade ve arı bir dille yazılan 13.asır eserleri de vardır. Bu eserler, dini – tasavvufi bir dönemi başlangıcı olduğu için özel bir konumdadırlar. Bu bakımdan “ Halk edebiyatı” – “Tekke – Tasavvuf Edebiyatı” – “ Eski Türk Edebiyatı” ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Her üçünü de birbirinden ayrılan net özellikler tespit edilmiştir çünkü.
Anadolu coğrafyasında edebî bir dilden bahsetmek için 13.asrı yani ilk yazılı eserleri beklemek durumundayız. Yani 11.asırdan bu yana Anadolu’da olduğu bilinen ve gelirken mutlaka bir yazı dili getiren Oğuzlar; tahmini olarak savaş ve yerleşim sorunlarından ötürü ancak 13.asırda edebî bir dil oluşturabildiler. Bahsedilen 13.asır sonlarına doğru Anadolu’da şiir oluşumu tamamlanmış; usta şairler dahi görülmeye başlanmıştı. Osmanlı döneminde hatta gerileme döneminde bile eski Türk edebiyatı, kendisine yakışan oldukça iyi eserler verebilmişlerdir. Sanat akımıyla birlikte zirveye tırmanan Divan şiiri kusursuzluğa ulaşan her edebiyat gibi zor vazgeçilmiştir.
Eski Türk edebiyatında üsluplar ve eser farklılıkları dikkate alınarak 3 ana dönembelirlenmiştir :
1. Oluşum dönemi: Eski Türk edebiyatının henüz yeni olduğu aşamalardır. Dini kimlikten aşık kimliğe bu zamanlarda bürünecektir: Aşık Paşa, Gülşehrî, Şeyhoğlu Mustafa Paşa, Ahmedî Daî gibi şairler bu dönemde eser vermişlerdir.
2. İlk Klasik Dönem: 14.asrın ilk zamanları ve 17.asrın başlamasına kadar devam eden bir nevi yükseliş dönemidir. İz bırakan şairler bu dönemde ortaya çıkmış dahası eski Türk edebiyatı özgünleşmeye başlamıştır. Necati, Ahmed Paşa, Zatî bu dönemin en çok tanınan şairlerindedir. Ayrıca Fuzuli, Baki, Nefi, Taşlıcalı Yahya, Hayalî gibi şairler Arap ve Fars etkisinden az da olsa kurtulan, şiire biraz şehir biraz da fikir açılımı katan şairler de bu dönemde yaşamışladır.
3. İkinci Klasik Dönem: Bu dönem 17.asrın başlarından 19.asrın başlarına kadar yani bir diğer deyişle Tanzimat Edebiyatı dönemine kadar sürer. İlk klasik dönemde az da olsa özgünleşen hatta bünyesine Türk icadı şekiller ekleyen eski Türk edebiyatı, Hint tarzına ( Sebk-i Hindu ) evrilmiştir. Bu da onu daha yabancı, daha ağır bir edebiyat haline getirmiştir. Fehm-i Kadim, Naili, Nedim-i Kadim, Nef’i bu döneminde önde gelen şairlerindendir.
6 asır gibi uzun bir süre hayatta kalan bu edebiyatın devrilmesinin de uzun zaman aldığını yukarıda belirtmiştik. Bu dönem, Cumhuriyet ilanında dahi devam etmiş hatta bu dönemde oldukça kaliteli nesirler meydana gelmiştir.
Divan şiir kaynakları şu şekilde sıralanabilir:
· Şuara Tezkireleri
· Başta Kuran olmak üzere İslam çerçevesinde kabul edilmiş tüm dini kitaplar
· Fars mitolojisi
· Arap tarihleri ve diğer milletlerin tarihleri
· İslam tarihi
· İslam ilmi
· Bibliyografik tüm eserler
· Osmanlı tarihleri
· Şakâ’iku-n nu’mâniyye ile Tercüme ve Zeyilleri
· Ansiklopediler
· Sözlükler
Divan Şiirindeki Unsurlar
Divan edebiyatı, şekilci – kuralcı – tavizsiz bir edebiyattır. Şairin konuları, kullanacağı şekiller belirlenmiştir. Şair buna harfiyen uymak zorundadır. Öyle ki ağzına bir yudum şarap almamış ve makamı Şeyhülislam olan birisinin kaleminden çıkan satırlarda meyhane – şarap – saki eksik olmayabilir. Padişah olan ve hareminde yüzlerce kadın olan zat, şiirlerinde bir sevgili peşinde geda olabilir. Bu tamamen şiir geleneğinin getirisi, kurallarıdır. Öyle ki bu geleneği öğreten kaynaklar, yeni şairleri 20.000 beyit ezberlemeye ve kendilerinden önceki tüm divanları hatmetmeye davet eder. Bu şiir geleneğinde model almak gerektiği bu örnekte olduğu gibi oldukça önemlidir. Bir nevi usta – çırak ilişkisi denilebilir. Bir gelenek şiiri olduğu için divan şiirinin kendisine özgü kahramanları ya da ögeleri vardır. Bu ögeler şunladır:
AŞK
Divan şiiri tamamen aşk üzerine kurulmuştur dersek çok da yanlış sayılmaz; çünkü divanlardan aşkla ilgili şeyleri çıkardığınızda ortaya kasideden, terkib-i bendlerden, terci-i bendlerden oluşan ufak bir kısım kalır. Bu bakımdan eski Türk edebiyatında aşk, vazgeçilmez, biricik ögedir.
Eski Türk edebiyatı aşkı, acıyı seven, platonik ve aslında Anadolu insanın da çok sevdiği platonik bir aşktır. Kadın peşinden koşturur, erkek peşinden koşar. Hatta bu bakımdan tensel aşk, dinsel aşka dönüşerek tasavvufi bir hal bile almıştır.
Eski Türk edebiyatında aşk, tensel yani cinsi bir aşk da olabilir. Örneğin Nedim’in şiirlerinde sakiler, şaraplar gerçekten de bir tenselliği teslim eder. Lakin Baki ya da Fuzuli’de işin rengi değişir.
Eski Türk edebiyatı aşkı, daha çok aşığın duygularının ön planda olduğu bir aşktır. Bu bakımdan da aşık olan acı çeken zat, şiir yazar. Aşık söyleyişte bulunur ki bu söyleyişte abartma esastır.
AŞIK
Divan edebiyatından her daim sadık olan hatta bu sadakati ile kelp yerine yani köpek yerine konandır aşık. Sürekli sevgili peşinde koşar, ona özlem duyar. Onun bir nazarını almak için binbir acı çeker. Kısaca melankoliktir. Onun aşkı öyle garip bir hal alır ki sadece sevgilisine olan hasreti baki kalsın diye vuslat dahi istemez. Hoş istese de vuslat ona nasip olmaz.
MAŞUK (SEVGİLİ)
Aşığı gama, kedere boğan, ona asla yüz vermeyen, sürekli rakibe yüz veren dilberdir. Maşuk her zaman çok güzeldir. Gelenekçi olan şiir, maşuk için sevgili tipi de ayarlamıştır. Sarışın olan bir sevgili yoktur mesela, sevgili hep kara saçlıdır. Fettan, hatta bazen aşüfte ve cadıdır. Ama aynı zamanda naiftir, incinir. Bu bakımdan aşık, sevgili kapısından ayrılmaz. Sevgili ise ona asla yüz vermez. Divan şiirindeki aşk, tasavvuf aşkına döndüğünde sevgili Allah’tır ve seven yani aşk vuslat için yanar. Yalnız tasavvuftaki aşkta Tanrı, sevgili gibi kötü özellikler taşımaz.
RAKİP
Divan edebiyatında rakip, aşık ile maşuk arasındadır. İğnedir, köpektir, eşektir, kötüdür. Sevgilinin birden fazla aşığı olduğu için şair dışındaki tüm aşıklar şair için rakiptir. Ne kötüdür ki sevgili de hep rakibe yüz verir. Bu bakımdan şair rakibe kin güder.
ZAHİT
Kaba sofu tipidir. Elinden tespih düşmeyen, aşka inanmayan sadece cennet için çırpınan din adamıdır. Bu bakımdan aşık ile karşılaştırılır ve aşık ona her zaman yeğ tutulur.
9 Mart 2015 Pazartesi
DİŞ İMPLANTI
* Diş implantı yerleştirirken ağrım olacak mı?
Diş implantları hasta ağzına local anestezi yapılarak hastanın çene kemiğine yerleştirilirler. Bu sebeple operasyon esnasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Operasyon sonrasında bir ya da iki gün hekiminiz tarafından önerilen basit ağrı kesici ilaçlar alınabilir.
* Diş implantını her diş hekimi yapabilir mi?
Kliniğimizde diş implantı operasyonunu, diş implantı konusunda üniversitede eğitim almış uzman çene cerrahı diş hekimlerimiz yaparlar. Diş implantı konusu çok titizlenilmesi gereken ve detayları olan bir konudur. Diş implantı yaptırmayı planladığınız zaman bir diğer dikkat etmeniz gereken husus ise sterilizasyonun tam olarak sağlanmasıdır. Başarılı bir dental ekiple ve steril bir ortamda yaptıracağınız diş implantlarınızı çok uzun yıllar kullanacağınızdan herhangi bir endişeniz olmasın.
* Diş implantının yerleştirilmesi ne kadar zaman alıyor?
Diş implantının yerleştirilmesi süresi hastanın durumuna, ihtiyaçlarına ve yapılacak olan işlere bağlı olarak değişebilir. Bir tek diş implantı operasyonu ortalama yarım saat sürebilir.
* Diş implantları ile tedavi güvenli ve uzun ömürlü müdür?
Günümüz sağlık sektöründe mükemmele yakın, yaklaşık 30 ila 35 yıllık klinik takipleri yapılan diş implantları olduğu gibi yeni implant markaları da bulunmaktadır. Kliniğimizde de kullandığımız diş implantlarımız uzun yıllardır vakalarının takip edilmesi sebebi ile hem kalitesini hem de güvenilirliğini ispatlamış markalardan temin edilmektedir.
* Diş implantı her vaka da uygulanabilir mi?
Hasta ağzında İster tek diş, isterse birden fazla diş eksikliği olsun diş implantı yerleştirilebilecek miktarda kemik varsa, her vaka için diş implantı uygulanabilir.
* Her hastaya diş implantı uygulanabilir mi?
Diş implantlarının belirli kalınlığı ve genişliği vardır. Diş implantının yerleştirileceği bölgede, çene kemiğinin diş implantını kabul edecek yüksekliğe ve genişliğe sahip olması gerekir. Varolan kemiğin kalitesi diş implantının başarısını etkiler. Ayrıca tedavi öncesinde ve diş implantının ağızda kaldığı sürece diş etlerinin tamamen sağlıklı olması gerekir. Hastanın genel sağlık durumu iyi olduğu sürece diş implantı uygulanmasını engelleyecek bir üst yaş limiti yoktur ancak kemik gelişimini tamamlanmamış çok genç hastalara uygulanması tercih edilmeyebilir.
* Kimlere diş implantı uygulanamaz?
Kontrol altında olmayan şeker hastalarına, kan pıhtılaşması bozukluğu olan hastalara, uzun yıllar kortizon almış ve hala almaya devam eden hastalara diş implantı uygulanamaz. Önceden çok büyük miktarlarda kemik kaybı söz konusu olan kişilerde de diş implantı uygulanamazdı. Günümüzde KEMİK GREFTLER le çene kemiği diş implantına uygun bir duruma getirilerek diş implantı uygulanabiliyor.
* Diş İmplantlarının bakımı için nelere dikkat edilmeli?
İlk olarak tıpkı doğal dişlerdeki gibi ağız içi hijyenine önem verilmelidir. Ağız içi hijyenine önem verilmediği takdirde tıpkı doğal dişler gibi diş implantları da kaybedilebilir. Diş implantlarını ve dişetlerine dişetlerinde şişlik, kızarıklık ve kanama olmaması için titiz bir firçalama yapılmalıdır. Aksi takdirde kemikte erime olur ve diş implantı kaybedilir. Diğer önemli husus ta sigaradır. Özellikle diş implantı operasyonundan sonra operasyon bölgesinin iyileşmesi için sigara kullanılmamalıdır.
* Diş İmplantlarının yerleştirilmesi için uygulanan tedavi aşamaları nelerdir?
Diş implantı tedavisi iki aşamadan oluşur. Cerrahi ve üst yapı aşamasıdır. Diş implantları cerrahi ile yerleştirildikten sonra ortalama olarak 2 ila 6 ay beklenir. Bu bekleme süresine “osteointegrasyon” denir. Bu sürede diş implantı çene kemiğiyle biyolojik olarak kaynaşır. Bu süre geçtikten sonra da ikinci aşama üst yapım aşaması da ortalama olarak bir haftalık bir sürede tamamlanır.
* Diş implantlarının başarısı garantili mi?
Kliniğimizde kullandığımız kaliteli ve güvenilir diş implantının uzman hekimlerimiz tarafından kusursuz bir şekilde hastalarımızın ağzına yerleştirildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca uzman hekimlerimiz diş implantının bakımı hakkında hastalara detaylı bilgiler verir ve gerektiği takdirde diş implantlarını kontrol eder. Son araştırmalarda diş implantlarının başarı yüzdeleri %99 lara ulaşmıştır.
* Diş implantları kozmetik amaçlı olarak kullanılır mı?
Diş implantları genel olarak kozmetik amaçlı olarak kullanılmaz. Diş implantlarının kullanılmasındaki ana amaç protez dişlere dayanak vermesidir. Protez dişlerde kozmetik düzeltmeler uygulanabilir ancak bu tedavi öncesi diş hekimine beklentiler izah edilmelidir.
* Diş implantını yapma kararında yaşlılık etken faktör mü?
Diş implantı için sağlık faktörü yaş faktöründen çok daha önemlidir.
* Diş implantları yerleştirildikten hemen sonra diş protezleri takılabilir mi?
Diş implantlarının kemik ile tam birleşmesini sağlamak için iyileşme dönemi olan 2 ila 6 ay boyunca diş implantının üstüne gelen yüklerin en aza indirgenmesi gerekir. Bu sebeple iyileşme süreci sonrası diş hekiminiz ile diş implantınıza göre yapılacak olan protez diş belirlenir ve uygulamaya geçilir.
* Diş implantlarının üzerine protez nasıl yerleştirilir?
Diş implantlarının üzerine yapılacak olan diş protezleri vakanın özelliğine göre değişir. Tedaviye başlamadan önce diş hekimi diş implantına göre diş protezinin planlamasını yapar. Planlama sonrası diş protezi tedavisine başlanır.
* Eksik her diş için 'bir' implant gerekir mi?
Eksik diş sayısı 1'den fazla olursa diş implantının uygulanacağı bölgeye bağlı tek bir tane diş implantı 2 ya da 3 diş yerine işlev görebilir. Ancak bu durumu belirlemek tamamen diş implantının yapılacağı bölgeye bağlıdır. Diş implantı konusunda uzman hekimlerimiz tarafından tüm çene röntgeni incelenerek karar verilir.
* Diş implantı pahalı mıdır?
Kliniğimizde ithal, kaliteli ve güvenilir bir diş implantı kullanmamız, diş implantı tedavisini bu tedavinin uzmanı olan çene cerrahlarının yapması ve diş implantı tedavisinde uygun steril bir ortamın sağlanması diş implantı tedavinin maliyetini belirlemektedir. Net bir maliyeti uzman hekimlerin sizi muayene etmesi ile belirlenecektir. Diş implantının yerleştirme işleminin karmaşıklığı ve uzunluğu, hastanın diş sağlığı ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir.
* Diş implantı tedavisinde gözlenebilecek riskler nelerdir?
Ağız içi ya da dışı tüm cerrahi işlemlerde oluşabilecek risklerden farklı bir risk söz konusu değildir. Diş implantı tedavisinden sonraki ilk oluşabilecek risk enfeksiyon ve alerji, diş protezlerinin yapılmasından sonraki ağız temizliğinin yeteri düzeyde yapılmamasına bağlı olarak oluşabilecek riskte iltihaplanmalardır. Özellikle diş implantı tedavisi yapıldıktan sonra diş protezi yapımına kadar sigara kullanmamak gereklidir aksi takdirde enfeksiyonu arttırabilir.
* Kemik Grefti Nedir?
Diş implantının yerleştirileceği yerde ne kadar kemik miktarı olduğu oldukça önemlidir. Fakat günümüzde kemiğin genişliği ve yüksekliği artırabiliyor. Böylece diş implantının oturacağı yer hazırlanmış olur. Diş implantı operasyonu öncesinde kliniğimizde, hastanın klinik muayenesi yapılarak ve tüm çene röntgeni incelenerek kemik greftine ihtiyacınız olup olmadığı belirlenir ve kullanılacaksa eğer miktarına göre hastamıza kemik grefti maliyeti hakkında bilgi verilir.
* Diş implantı tedavisinin avantajları nelerdir?
Kaynak Göstermek Zorunludur: http://www.yenimakale.com/dis-implanti-hakkinda-sik-sorulan-sorular.html#ixzz3TudyRCHI
Diş implantları hasta ağzına local anestezi yapılarak hastanın çene kemiğine yerleştirilirler. Bu sebeple operasyon esnasında hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Operasyon sonrasında bir ya da iki gün hekiminiz tarafından önerilen basit ağrı kesici ilaçlar alınabilir.
* Diş implantını her diş hekimi yapabilir mi?
Kliniğimizde diş implantı operasyonunu, diş implantı konusunda üniversitede eğitim almış uzman çene cerrahı diş hekimlerimiz yaparlar. Diş implantı konusu çok titizlenilmesi gereken ve detayları olan bir konudur. Diş implantı yaptırmayı planladığınız zaman bir diğer dikkat etmeniz gereken husus ise sterilizasyonun tam olarak sağlanmasıdır. Başarılı bir dental ekiple ve steril bir ortamda yaptıracağınız diş implantlarınızı çok uzun yıllar kullanacağınızdan herhangi bir endişeniz olmasın.
* Diş implantının yerleştirilmesi ne kadar zaman alıyor?
Diş implantının yerleştirilmesi süresi hastanın durumuna, ihtiyaçlarına ve yapılacak olan işlere bağlı olarak değişebilir. Bir tek diş implantı operasyonu ortalama yarım saat sürebilir.
* Diş implantları ile tedavi güvenli ve uzun ömürlü müdür?
Günümüz sağlık sektöründe mükemmele yakın, yaklaşık 30 ila 35 yıllık klinik takipleri yapılan diş implantları olduğu gibi yeni implant markaları da bulunmaktadır. Kliniğimizde de kullandığımız diş implantlarımız uzun yıllardır vakalarının takip edilmesi sebebi ile hem kalitesini hem de güvenilirliğini ispatlamış markalardan temin edilmektedir.
* Diş implantı her vaka da uygulanabilir mi?
Hasta ağzında İster tek diş, isterse birden fazla diş eksikliği olsun diş implantı yerleştirilebilecek miktarda kemik varsa, her vaka için diş implantı uygulanabilir.
* Her hastaya diş implantı uygulanabilir mi?
Diş implantlarının belirli kalınlığı ve genişliği vardır. Diş implantının yerleştirileceği bölgede, çene kemiğinin diş implantını kabul edecek yüksekliğe ve genişliğe sahip olması gerekir. Varolan kemiğin kalitesi diş implantının başarısını etkiler. Ayrıca tedavi öncesinde ve diş implantının ağızda kaldığı sürece diş etlerinin tamamen sağlıklı olması gerekir. Hastanın genel sağlık durumu iyi olduğu sürece diş implantı uygulanmasını engelleyecek bir üst yaş limiti yoktur ancak kemik gelişimini tamamlanmamış çok genç hastalara uygulanması tercih edilmeyebilir.
* Kimlere diş implantı uygulanamaz?
Kontrol altında olmayan şeker hastalarına, kan pıhtılaşması bozukluğu olan hastalara, uzun yıllar kortizon almış ve hala almaya devam eden hastalara diş implantı uygulanamaz. Önceden çok büyük miktarlarda kemik kaybı söz konusu olan kişilerde de diş implantı uygulanamazdı. Günümüzde KEMİK GREFTLER le çene kemiği diş implantına uygun bir duruma getirilerek diş implantı uygulanabiliyor.
* Diş İmplantlarının bakımı için nelere dikkat edilmeli?
İlk olarak tıpkı doğal dişlerdeki gibi ağız içi hijyenine önem verilmelidir. Ağız içi hijyenine önem verilmediği takdirde tıpkı doğal dişler gibi diş implantları da kaybedilebilir. Diş implantlarını ve dişetlerine dişetlerinde şişlik, kızarıklık ve kanama olmaması için titiz bir firçalama yapılmalıdır. Aksi takdirde kemikte erime olur ve diş implantı kaybedilir. Diğer önemli husus ta sigaradır. Özellikle diş implantı operasyonundan sonra operasyon bölgesinin iyileşmesi için sigara kullanılmamalıdır.
* Diş İmplantlarının yerleştirilmesi için uygulanan tedavi aşamaları nelerdir?
Diş implantı tedavisi iki aşamadan oluşur. Cerrahi ve üst yapı aşamasıdır. Diş implantları cerrahi ile yerleştirildikten sonra ortalama olarak 2 ila 6 ay beklenir. Bu bekleme süresine “osteointegrasyon” denir. Bu sürede diş implantı çene kemiğiyle biyolojik olarak kaynaşır. Bu süre geçtikten sonra da ikinci aşama üst yapım aşaması da ortalama olarak bir haftalık bir sürede tamamlanır.
* Diş implantlarının başarısı garantili mi?
Kliniğimizde kullandığımız kaliteli ve güvenilir diş implantının uzman hekimlerimiz tarafından kusursuz bir şekilde hastalarımızın ağzına yerleştirildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca uzman hekimlerimiz diş implantının bakımı hakkında hastalara detaylı bilgiler verir ve gerektiği takdirde diş implantlarını kontrol eder. Son araştırmalarda diş implantlarının başarı yüzdeleri %99 lara ulaşmıştır.
* Diş implantları kozmetik amaçlı olarak kullanılır mı?
Diş implantları genel olarak kozmetik amaçlı olarak kullanılmaz. Diş implantlarının kullanılmasındaki ana amaç protez dişlere dayanak vermesidir. Protez dişlerde kozmetik düzeltmeler uygulanabilir ancak bu tedavi öncesi diş hekimine beklentiler izah edilmelidir.
* Diş implantını yapma kararında yaşlılık etken faktör mü?
Diş implantı için sağlık faktörü yaş faktöründen çok daha önemlidir.
* Diş implantları yerleştirildikten hemen sonra diş protezleri takılabilir mi?
Diş implantlarının kemik ile tam birleşmesini sağlamak için iyileşme dönemi olan 2 ila 6 ay boyunca diş implantının üstüne gelen yüklerin en aza indirgenmesi gerekir. Bu sebeple iyileşme süreci sonrası diş hekiminiz ile diş implantınıza göre yapılacak olan protez diş belirlenir ve uygulamaya geçilir.
* Diş implantlarının üzerine protez nasıl yerleştirilir?
Diş implantlarının üzerine yapılacak olan diş protezleri vakanın özelliğine göre değişir. Tedaviye başlamadan önce diş hekimi diş implantına göre diş protezinin planlamasını yapar. Planlama sonrası diş protezi tedavisine başlanır.
* Eksik her diş için 'bir' implant gerekir mi?
Eksik diş sayısı 1'den fazla olursa diş implantının uygulanacağı bölgeye bağlı tek bir tane diş implantı 2 ya da 3 diş yerine işlev görebilir. Ancak bu durumu belirlemek tamamen diş implantının yapılacağı bölgeye bağlıdır. Diş implantı konusunda uzman hekimlerimiz tarafından tüm çene röntgeni incelenerek karar verilir.
* Diş implantı pahalı mıdır?
Kliniğimizde ithal, kaliteli ve güvenilir bir diş implantı kullanmamız, diş implantı tedavisini bu tedavinin uzmanı olan çene cerrahlarının yapması ve diş implantı tedavisinde uygun steril bir ortamın sağlanması diş implantı tedavinin maliyetini belirlemektedir. Net bir maliyeti uzman hekimlerin sizi muayene etmesi ile belirlenecektir. Diş implantının yerleştirme işleminin karmaşıklığı ve uzunluğu, hastanın diş sağlığı ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir.
* Diş implantı tedavisinde gözlenebilecek riskler nelerdir?
Ağız içi ya da dışı tüm cerrahi işlemlerde oluşabilecek risklerden farklı bir risk söz konusu değildir. Diş implantı tedavisinden sonraki ilk oluşabilecek risk enfeksiyon ve alerji, diş protezlerinin yapılmasından sonraki ağız temizliğinin yeteri düzeyde yapılmamasına bağlı olarak oluşabilecek riskte iltihaplanmalardır. Özellikle diş implantı tedavisi yapıldıktan sonra diş protezi yapımına kadar sigara kullanmamak gereklidir aksi takdirde enfeksiyonu arttırabilir.
* Kemik Grefti Nedir?
Diş implantının yerleştirileceği yerde ne kadar kemik miktarı olduğu oldukça önemlidir. Fakat günümüzde kemiğin genişliği ve yüksekliği artırabiliyor. Böylece diş implantının oturacağı yer hazırlanmış olur. Diş implantı operasyonu öncesinde kliniğimizde, hastanın klinik muayenesi yapılarak ve tüm çene röntgeni incelenerek kemik greftine ihtiyacınız olup olmadığı belirlenir ve kullanılacaksa eğer miktarına göre hastamıza kemik grefti maliyeti hakkında bilgi verilir.
* Diş implantı tedavisinin avantajları nelerdir?
- Daha iyi çiğneyebilme - Her istediğini yiyebilme
- Daha iyi estetik görünüm
- Özgüvenin geri kazanılması ile daha mutlu bir sosyal hayat
- Her şeyi yiyebilmeye bağlı olarak daha sağlıklı ve dengeli beslenme
Kaynak Göstermek Zorunludur: http://www.yenimakale.com/dis-implanti-hakkinda-sik-sorulan-sorular.html#ixzz3TudyRCHI
7 Mart 2015 Cumartesi
6 Mart 2015 Cuma
Matematik Soruları Çözmek İçin Öneriler
|
Matematiksel problem çözümü sayısal çözümdür. Tamamen doğru stratejiyi enjekte etmek ve doğru cevaba varma stratejisiyle alakalıdır. İki basamağı vardır ' problem uygulaması ve problem sunumu.
Öncelikle problemi tanımlayın ve çözmek için bir strateji belirleyin. Analitik olun.
Matematik Problemleri Çözmek için Yardımcı Öneriler:
- Sınıfta dikkatinizi verin. Konsantrasyonunuzu dersten alacak gereksiz şeylerden kaçının. Arkadaşlarınızla dersten sonra sohbet edin, ders sırasında değil.
- Hocanın söylediği şeyleri aklınızdan tekrar edin.
- Ders devam ederken not almak genellikle iyi bir şey değildir. Dikkatinizi böler. Öncelikle derse odaklanın, ve önemli şeyleri sonra not edin.
- Bir konuda uzmanlaşmak için mümkün olduğunca çok soru çözün.
- Bazı problemlerin birden fazla çözme metodu vardır. Bütün metotları öğrenin ve sizin için en az karmaşık olana karar verin.
- Çözülmesini zor bulduğunuz soruların çözümünün bir kopyasını edinin. Çözüme dikkatli biçimde çalışın.
- Birçok soru çözün. Pratiğin tek yolu budur.
- Temel prensipleri ve fikirleri iyi anlayın. En karmaşık problemlerin bile temelinde bunlar vardır.
- Arkadaki mantığı anlamak, çeşitli formülleri ve teorileri ezberlemeyi kolaylaştırır.
- Öğretmene soru sormaktan asla çekinmeyin. Size yardım etmeye hazırdırlar.
- Gerektiğinde yardım alın.
- Konu hakkındaki kaynakları okuyun. Tek başına ders notlarına bağlı kalmayın.
- İpuçları bazen hemen pes etmekten daha iyidir.
Matematik öğrenmesi zevkli bir derstir. Sayılardan ilk bakışta korkmayın. Matematik problemlerinin hepsi basit mantık ve analiz gerektirirler. Konuda çabucak uzmanlaşmak için kendinize baskı yapmayın. Cesaretiniz hemen kırılmasın. Matematiği, yapılması sıkıcı bir iş yerine öğrenmesi eğlenceli bir tecrübe haline getirecek yollar türetin. Notlar hakkında düşünmeyi kestiğiniz anda, gerçek öğrenme başlayacaktır.
Öncelikle problemi tanımlayın ve çözmek için bir strateji belirleyin. Analitik olun.
Matematik Problemleri Çözmek için Yardımcı Öneriler:
- Sınıfta dikkatinizi verin. Konsantrasyonunuzu dersten alacak gereksiz şeylerden kaçının. Arkadaşlarınızla dersten sonra sohbet edin, ders sırasında değil.
- Hocanın söylediği şeyleri aklınızdan tekrar edin.
- Ders devam ederken not almak genellikle iyi bir şey değildir. Dikkatinizi böler. Öncelikle derse odaklanın, ve önemli şeyleri sonra not edin.
- Bir konuda uzmanlaşmak için mümkün olduğunca çok soru çözün.
- Bazı problemlerin birden fazla çözme metodu vardır. Bütün metotları öğrenin ve sizin için en az karmaşık olana karar verin.
- Çözülmesini zor bulduğunuz soruların çözümünün bir kopyasını edinin. Çözüme dikkatli biçimde çalışın.
- Birçok soru çözün. Pratiğin tek yolu budur.
- Temel prensipleri ve fikirleri iyi anlayın. En karmaşık problemlerin bile temelinde bunlar vardır.
- Arkadaki mantığı anlamak, çeşitli formülleri ve teorileri ezberlemeyi kolaylaştırır.
- Öğretmene soru sormaktan asla çekinmeyin. Size yardım etmeye hazırdırlar.
- Gerektiğinde yardım alın.
- Konu hakkındaki kaynakları okuyun. Tek başına ders notlarına bağlı kalmayın.
- İpuçları bazen hemen pes etmekten daha iyidir.
Matematik öğrenmesi zevkli bir derstir. Sayılardan ilk bakışta korkmayın. Matematik problemlerinin hepsi basit mantık ve analiz gerektirirler. Konuda çabucak uzmanlaşmak için kendinize baskı yapmayın. Cesaretiniz hemen kırılmasın. Matematiği, yapılması sıkıcı bir iş yerine öğrenmesi eğlenceli bir tecrübe haline getirecek yollar türetin. Notlar hakkında düşünmeyi kestiğiniz anda, gerçek öğrenme başlayacaktır.
Okumayı Geliştirmenin Yolları ?
Daha Hızlı ve Daha İyi Okuma Becerileri İçin Tavsiyeler
![]() |
08 Kasım 2008
| |
Okumak bir insanın kelimeleri, düşünceleri ve fikirleri bir kağıt üzerinden, okuyucunun zaten bildiği bir şeye bağlamanın bir yoludur. Eğer okuyucu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorsa, o zaman bir metni okumak daha zorlayıcıdır ve genellikle okuyucu metinden pek bir şey kazanmaz. İşte okumayı geliştirmenin birkaç ipucu.
1. Etrafınızdaki dünyaya dair daha fazla şey öğrenin. Okuyucunun bilgi zeminini çeşitli kaynak materyaller okuma aracılığıyla genişleterek, okuyucu daha güçlü bir bilgi birikimine sahip olur. Ellerindeki bu bilgi birikimiyle okuyucu metni okurken daha fazlasını kazanır, bu da okumayı ve akılda tutmayı kolaylaştırır.
2. Okuduğunuz şeye dikkatinizi verin. Okuyucular metne olan dikkatlerini, konsantrasyonlarını ve verimliliklerini kontrol altında tutabilirler. Okuduğu şeye dikkatini vermek okuyucunun bir fikri veya önemli bir bilgiyi kaçırıp kaçırmadığını anlamasına yardımcı olur. Okuyucu bir kere metne dikkatini vermeyi öğrendi mi, geriye dönüp bilgilerin üstünden geçmesi ve daha iyi anlaması da mümkün olur, ki bu da okumayı geliştirir.
3. Kelime bilginizi arttırmak için uğraşın. Ortalama olarak bir insan 25 bin kelime bilebilir, üniversite mezunlarında bu 35 bin kelime olabilir. Daha fazla okuyarak ve bilinmeyen kelimeleri sözlükten bakarak okuyucu, okumasını daha da geliştirebilir. Bu da okuyucunun daha fazla okumasına ve daha fazla bilgi edinmesine yardımcı olur.
4. Bir insan ne kadar okursa, okuma becerisini geliştirmesi de o kadar kolaylaşır. Daha fazla okudukça okuyucu Türkçe dilinin yazımda kullanılan yapılarına daha aşina olacaktır. Bu da okuyucunun metnin genelini olduğu kadar parçaları da daha iyi ve büyük bir kolaylıkla anlamasını sağlayacaktır.
5. Soru sormaktan korkmayın. Eğer okuyucu bir çocuksa veya öğrenciyse, metinde geçen bilgilere dair soruları sınıf arkadaşlarına veya öğretmenlere sormak daha kolaydır. Okuyucu yetişkin olup okulla bağlarını kopardığındaysa bu biraz daha zordur. İnternet üzerinden, Google gibi, okuyucunun üzerinden geçtiği parçaya dair sorular sormak okumayı geliştiren şeylerdendir.
6. Bir romanı veya edebi eseri tam anlamak için bir kere okumak ya nadiren yeterli gelir ya da hiçbir zaman. Bir kitabı tekrar okumak parçanın daha zengin bir şekilde anlaşılmasına ve parçadaki önemli gerçeklerin özetlenmesine yardımcı olur. Tekrar okumak aynı zamanda okuyucunun metni zaten okuduğunu ve ikinci defa okumanın metni değerlendirmek için okuyucuya daha fazla zaman sağlayacağını, daha fazla ayrıntı öğreteceğini garanti altına alır ve okuyucu meselenin ayrıntılarını ve verilen bilgileri daha iyi kavrar.
1. Etrafınızdaki dünyaya dair daha fazla şey öğrenin. Okuyucunun bilgi zeminini çeşitli kaynak materyaller okuma aracılığıyla genişleterek, okuyucu daha güçlü bir bilgi birikimine sahip olur. Ellerindeki bu bilgi birikimiyle okuyucu metni okurken daha fazlasını kazanır, bu da okumayı ve akılda tutmayı kolaylaştırır.
2. Okuduğunuz şeye dikkatinizi verin. Okuyucular metne olan dikkatlerini, konsantrasyonlarını ve verimliliklerini kontrol altında tutabilirler. Okuduğu şeye dikkatini vermek okuyucunun bir fikri veya önemli bir bilgiyi kaçırıp kaçırmadığını anlamasına yardımcı olur. Okuyucu bir kere metne dikkatini vermeyi öğrendi mi, geriye dönüp bilgilerin üstünden geçmesi ve daha iyi anlaması da mümkün olur, ki bu da okumayı geliştirir.
3. Kelime bilginizi arttırmak için uğraşın. Ortalama olarak bir insan 25 bin kelime bilebilir, üniversite mezunlarında bu 35 bin kelime olabilir. Daha fazla okuyarak ve bilinmeyen kelimeleri sözlükten bakarak okuyucu, okumasını daha da geliştirebilir. Bu da okuyucunun daha fazla okumasına ve daha fazla bilgi edinmesine yardımcı olur.
4. Bir insan ne kadar okursa, okuma becerisini geliştirmesi de o kadar kolaylaşır. Daha fazla okudukça okuyucu Türkçe dilinin yazımda kullanılan yapılarına daha aşina olacaktır. Bu da okuyucunun metnin genelini olduğu kadar parçaları da daha iyi ve büyük bir kolaylıkla anlamasını sağlayacaktır.
5. Soru sormaktan korkmayın. Eğer okuyucu bir çocuksa veya öğrenciyse, metinde geçen bilgilere dair soruları sınıf arkadaşlarına veya öğretmenlere sormak daha kolaydır. Okuyucu yetişkin olup okulla bağlarını kopardığındaysa bu biraz daha zordur. İnternet üzerinden, Google gibi, okuyucunun üzerinden geçtiği parçaya dair sorular sormak okumayı geliştiren şeylerdendir.
6. Bir romanı veya edebi eseri tam anlamak için bir kere okumak ya nadiren yeterli gelir ya da hiçbir zaman. Bir kitabı tekrar okumak parçanın daha zengin bir şekilde anlaşılmasına ve parçadaki önemli gerçeklerin özetlenmesine yardımcı olur. Tekrar okumak aynı zamanda okuyucunun metni zaten okuduğunu ve ikinci defa okumanın metni değerlendirmek için okuyucuya daha fazla zaman sağlayacağını, daha fazla ayrıntı öğreteceğini garanti altına alır ve okuyucu meselenin ayrıntılarını ve verilen bilgileri daha iyi kavrar.
5G GELİYR
İspanya'da düzenlenen Dünya Mobil Kongresi'nde sadece en son model telefonlar sergilenmiyor.
Standlar arasında dolaşırken heyecan verici yeniliklere rastlamak da mümkün. Örneğin, 5G bağlantıyla uzaktan kontrol edilebilen robot gibi.
Güney Kore’nin en büyük telekom şirketlerinden SK Telecom'un standında sergilenen bu teknoloji fuarda büyük ilgi gördü. Özel hareket sensörleriyle kaplanan özel bir kostümün kullanıldığı bu prototipin amacı 5G (5. nesil kablosuz telefon bağlantı teknolojisi) ile neler yapılabileceğini göstermek.
Özel kıyafeti giyen mankenin yaptığı tüm hareketleri birebir tekrar eden bu robot prototipi, Avatar filmini akıllara getirdi. Henüz deneme aşamasındaki bu teknoloji sayesinde robotlar, insanların gidemediği, tehlikeli bölgelerde uzaktan kontrol edilerek çalıştırılabilir.
4 Mart 2015 Çarşamba
YAŞAR KEMAL'in ölümü
Sanat Meclisi, Yaşar Kemal'in cenaze töreninde halkın bariyerlerin arkasında tutulmasına tepki gösterdi ve cenaze törenine katılıp da ön saflarda yer alanlardan bazı kişileri eleştirdi. Büyük usta Yaşar Kemal'i son yolculuğunda yalnız bırakmamak için toplanan Sanat Meclisi'ndeki sanatçıların, "Benim kitaplarımı okuyanlar, yoksula yoldaş olsun" pankartı ile yürüyüşe de katıldığı anlatılan açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Teşvikiye'de kılınan cenaze namazının ardından defnedileceği Zincirlikuyu'ya doğru yola çıkacağımızı ve Yaşar Usta'nın yoldaşları, sevenleri, halkı olarak birlikte eller üstünde taşıyacağımızı düşünüyorduk, bunun için oradaydık. Bunca yıl halkına hizmet etmiş, halktan yana üretmiş olan Yaşar Kemal'i yine o hizmet ettiği halkı uğurlayacaktı... Bir yandan üzgündük yitirdiğimiz için ama bir yandan da son görevimizi yerine getirme telaşı ve sorumluluğu ile hareket ediyorduk. Hepimiz... Ama bir gariplik vardı. Bahçe avlusunda, naaşın olduğu bölüm bariyerlerle kapatılmıştı. O bölüme halktan kimse alınmıyordu. Halk naaşa yaklaştırılmıyordu. Bahçede her tarafta özel güvenlikler, sivil korumalar vardı. Sonradan anlaşıldı ki cenazeye katil, faşist, gerici, halk düşmanı tipler de gelmişti. İkiyüzlü bir şekilde Yaşar Kemal'i seviyormuş gibi yapan riyakarlardı hepsi de. Onlar Yaşar Kemal'in romanlarındaki Abdi ağalardı, halka zulmeden tiplerdi. Kendilerini bu kadar aşağılayan, kendilerinden bu kadar nefret eden birini elbette ki sevmiyorlardı. Amaçları sempatik görünmekti. Halk Yaşar Kemal'e yaklaştırılmadı ama bu halk düşmanları bariyerlerin içindeydi. Bir de ben aydınım diyen, halktan yanayım diyen bazı tipler vardı içeride. Yaşar Kemal'e büyük bir saygısızlık yapılıyordu. Çok sevdiği, her mimiğini, her davranışını çok yakından tanıdığı, romanlarında en ince ayrıntısına kadar anlattığı halkını yanına yaklaştırmıyorlardı. Ama yine romanlarında nefretle bahsettiği Abdi Ağalar naaşın etrafına doluşmuştu...
facebook yavaş yavaş kaldırılacak
Facebook 'tan yapılan açıklamada, şirket tarafından yapılan son anket çalışmalarında, kullanıcıların, Haber Kaynağı'nda tanıtımdan çok arkadaşları hakkındaki hikayeleri ve ilgilendikleri sayfaları görmek istediklerini ortaya çıkmasının ardından Facebook, pormosyonel sayfa paylaşımlarını azaltmak için çalışmalara başladığı belirtildi. Anket çalışmasına katılanlara göre, organik paylaşım olmalarına rağmen reklam gibi hissettiren mesajların ortak özelliklerine yer verilen açıklamada, "İnsanları yalnızca bir ürünü almaya ya da bir uygulamayı indirmeye zorluyorlar. Gerçek bir içeriği olmadan, insanları çekilişlere katılmaya zorluyorlar ve reklamlardaki içeriğin birebir aynısını kullanıyorlar" ifadeleri kullanıldı.
Daha az görünecek
Açıklamada, Ocak 2015'ten itibaren, bu tarz mesajlar Haber Kaynağı'nda daha az görüleceği kaydedildi. Haber Kaynağı'nın, Facebook'ta takip edilen kişilerden ve sayfalardan gelen haberlerle sürekli güncellenen haber listesi olduğu belirtildi
1 Mart 2015 Pazar
PKK SİLAH MI BIRAKIYOR
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya gelen HDP heyeti, Öcalan'ın PKK'ya yönelik çağrısını okudu. Dolmabahçe'deki başbakanlık çalışma ofisindeki toplantıda HDP adına hazırlanan metni okuyan Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yönelik çağrısını açıkladı. Öcalan çağrısında, "Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi karar vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır." ifadelerine yer verdi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Çözüm Süreci'ne ilişkin gelişmeleri değerlendirmek üzere Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde HDP heyeti ile bir araya geldi.
Saat 11.00 sıralarında başlayan ve 45 dakika süren görüşmeye Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken katıldı. Görüşme sonrası ortak açıklama yapıldı.
Bu sabah Dolmabahçe Başbakanlık ofisinde düzenlenen “Çözüm Süreci” toplantısına katılan HDP heyetinden Sırrı Süreyya Önder, diyalogun “resmi, ciddi ve sorumlu” bir aşamaya gelindiğini ifade ederek PKK lideri Abdullah Öcalan’ın örgüte bahar aylarında silahsızlanma amacıyla olağanüstü kongreyi toplaması için yaptığı çağrıyı iletti. ''Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik mücadelenin yer alması için tarihi bir beyandır” diyen Önder, Öcalan’ın kongre sırasında görüşmede ele alınmasını istediği 10 maddeyi de sıraladı.
Basın toplantısında Önder ile birlikte yer alan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da önemli bir aşamaya gelindiğini belirterek, “Silahların bırakılmasına yönelik çalışmaların hız kazanmasına yönelik açıklamayı önemli görüyoruz” diye konuştu.
''SÜREÇ RESMİ, CİDDİ VE SORUMLU BİR AŞAMAYA GELMİŞTİR''
HDP heyeti adına konuşan Sırrı Süreyya Önder, sürece ilişkin Başbakan Yardımcısı ile yaptıkları görüşmeden sonra şu maddeleri sıraladı:
* Demokratik siyasetin tanımı ve içeriği
* Demokratik çözümün yerel boyutlarının tanımlanması
* Özgür vatandaşlığın güvenceleri
* Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri
* Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına yönelik anlayışın geliştirilmesi
* Ortak vatan ve milletin demokratik ölçülerle tanımlanması
* Demokratik hamleleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa…
PKK'YI OLAĞANÜSTÜ KONGREYE ÇAĞIRIYORUZ
Zaman zaman aksamalar ve kırılmalarla yürütülen diyalog süreci resmi, ciddi ve sorumlu bir aşamaya gelmiştir.
Beklenen tarihi gelişmelerin hayata geçebilmesi için tahkim edilmiş bir çatışmasızlığın elzem olduğuna şüphe yoktur. Biz de HDP heyeti olarak tüm demokratik çevreleri ve barıştan yana olan kesimleri, gelinen bu demokratik müzakere ve çözüm aşamasına güç katmaya davet ediyoruz. Barışa her zamankinden çok daha yakın olduğumuzu bilerek, emek veren ve verecek olan tüm demokrasi güçlerini selamlıyoruz
Süreçte gelinen aşamaya ilişkin Öcalan'ın temel belirlemesi de şudur: Bu 30 yıllık çatışma sürecini kalıcı barışa götürürken, demokratik bir çözüme ulaşmak temel hedefimizdir. Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi kararı vermek için PKK'yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır
''SİLAHLARIN DEVRE DIŞI KALMASI DEMOKRATİK GELİŞİME HIZ KATACAKTIR''
''Çözüm sürecinde önemli bir aşamaya geldik'' DİYEN Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, ise şunları söyledi:
HDP, dün İmralı’da bir görüşme gerçekleştirdi
Silahların bırakılmasına yönelik çalışmaların hız kazanması, tam anlamıyla bir eylemsizliğin hayata geçmesi ve demokratik siyasetin bir yöntem olarak öne çıkartılması konusundaki açıklamayı önemli görüyoruz
Analar ağlamasın diye sessiz devrim niteliğinde adımlar attık
Silahların devre dışı kalması demokratik gelişime hız katacaktır
Özgüven içinde tartışmaktan geri durmamamız gerekiyor
Çözüm sürecininin akşamdan sabaha bitmeyeceğini biliyoruz
Demokrasilerde halkın desteğini alan düşünceler, görüşler ve politikalar değer kazanır.
Biz de milletimizin hayır duası ve desteğiyle süreci nihai sonuca ulaştırmakta kararlıyız.
Yeni anayasayı bir çok köklü ve kronik sorunun çözümüne önemli bir fırsat olarak görüyoru
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)